Tiyatro: Derdimizi Anlatmanın En Güzel Yolu
Tiyatro, bir şeyleri anlatmanın en etkili adresidir. İçinde bulunduğumuz duygusal karmaşaları, paylaşmak istediğimiz düşünceleri veya bilgi birikimimizi aktarmanın en güzel yolu tiyatrodur. Işıl Kasapoğlu da bu düşünceyi benimseyenlerden biri. “Anlatmadan yapamam” diyor. “Beynimden, kalbimden ve midemden geçen her bilgiyi haykırmalıyım, çünkü benim yaşam biçimim bu” şeklinde ifade ediyor kendisini. Ancak bu süreç, düşündüğünüz kadar kolay değil. Aileden uzak kalmak, evsiz kalmak, sokakta uyumak ve aç kalmak gibi zorluklarla dolu bir yolculuk. Bilgiye ulaşmak ve ustalaşmak ise hiç de basit olmamış. Kasapoğlu’nun yolu zorlu ama her daim ışık dolu. Paris’te Mehmet Ulusoy gibi bir ustanın çırağı oldu. Onat Kutlar’ın bilgi birikiminden faydalandı. Ve sahnenin perileri de onun hayatına dokundu. Ardından her şey tiyatro, daima tiyatro oldu.
Durdurmadan Çalışmak
Usta bir yönetmeni yazarak anlatmak için sayfalar yetmez. Ancak Selçuk Metin, yaptığı belgeselde bu hayatı çok güzel özetlemiş. ENKA Sanat’ın yapımını üstlendiği belgeselin danışmanlığını öğrencisi Serkan Keskin yapmış, görüntü yönetmenliğini ise Emre Okur üstlenmiş. Sonuç olarak, belgesel, Işıl Kasapoğlu’nun tiyatro ile tanıştığı ilk günden bu yana dolu dolu geçen sanat hayatını ve özel hayatından kesitleri seyirciyle buluşturan bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.
Söz Ustaya Bırakılıyor
Belgeselin fikir ve oluşum süreci nasıl gelişti?
Belgesel, ENKA Sanat Direktörü Gül Mimaroğlu’nun önerisi ve girişimleriyle hayata geçirildi. Daha önce ENKA Sanat, yönetmen Selçuk Metin ile birlikte Genco Erkal ve Yıldız Kenter belgesellerini gerçekleştirmişti. Bu sefer, sahne arkasında neler yaşandığını merak etmiş olmalılar ki bana teklif ettiler. İlk başta bu teklifi kabul etmekte zorlandım; çünkü mesele kendimi anlatmak değil, 45 yıldır tiyatro alanında neler yaptığım, nasıl yaptığım ve nasıl örnek olabileceğimdi. Belgeselin amacı, tiyatrodaki yolculuğumun örnek alınması ise belki gerekliydi; yoksa kendimi anlatmanın bir anlamı yoktu.
Bir insanın mesleğini anlatması ya da kendisini anlatması zor mu?
Elbette çok zor. Bu benim için bir meslek değil, Galatasaray Lisesi günlerimden bu yana süregelen bir yaşam biçimi oldu. Orada tiyatro kolundan başlayıp bugüne kadar süren bir yolculuk. 1974’te İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda mızrak tutarak ve figüranlık yaparak başladığım bir yaşam; bugün 70 yaşına geldim ve hala devam ediyorum. Halen figüranlık yapıyorum. Aktörlere eşlik ederken, anlatmak istediğim ve toplumla paylaşmak istediğim şeyleri paylaşıyorum.
Başkalarının sizi anlatması nasıl bir duygu?
Bu, oldukça zor bir duygu. Çünkü bu tür şeyleri duymak hiç kolay değil. İnsanlar hem olumlu hem de eleştirel yorumlarda bulunabiliyor; ben ise bunlara kulağımı tıkamaya çalışıyorum. Kendi yolculuğumda elbette herkesle birlikte ilerliyorum ama sonunda hep tek başıma kalıyorum. Tek başına yürümek zorlu olabilir, ancak bu yolculuk öğretici. Bu yüzden aslında mutluyum.
Yanlış anlaşıldığınızı düşündüğünüz oluyor mu?
Mutlaka yanlışlar yapıyorumdur, ancak bir konuda yanlış anlaşılıyorsam, bunun sorumlusu da benimdir; demek ki yeterince iyi anlatamamışımdır. Anlattığım her şeyde tüm samimiyetimi ortaya koyuyorum ve her oyunda elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Yanlış anlaşılmalarım oluyorsa da, bunu pek fark etmiyorum; demek ki kendimi tam olarak ifade edememişimdir.
Sürekli Haykırmak!
Bana Işıl Kasapoğlu’nu bir cümleyle anlatır mısınız desem…
Işıl Kasapoğlu, anlatmak istediklerini haykırarak ifade ediyor; bazen hırçınlaşıyor ama sürekli haykırıyor. Midesine, karnına, beynine indirdiği her şeyi ağzına geldikçe dışarı haykırarak vurguluyor.
Hiçbir şeyden pişman değilim
Geriye dönüp baktığınızda keşkeleriniz ve iyikileriniz vardır mutlaka birkaçını bizimle paylaşır mısınız?
Açıkçası pişmanlık duygum hiç olmadı. Hiçbir şeyden pişman değilim. Bu yüzden yoluma bildiğim kadarıyla devam ettim. Ancak daha fazla öğrenebilir ve kendimi daha çok besleyebilirdim; bunun için çok çaba gösterdim. Belki daha fazla ressam tanıyabilirdim, belki müzik konusunda daha derin bilgi sahibi olabilirdim. Her gün yaptığım şeylerin üzerine biraz daha koyabilmek için bilgi birikimimi geliştirmeye çalışıyorum. Geçmişle değil, o an ve gelecekle çalışıyorum.
Yaşam Çalışmaya Zorluyor
Yeni projeler ve gelecek hayallerinizden bahseder misiniz?
Yeni projelerim oldukça fazla. Şu sıralar Kerem Alışık ve Evrim Alasya ile Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu’nda “Aşk Bitti” adlı bir oyun üzerinde çalışıyorum. Ayrıca, önümüzdeki Mart sonuna kadar iki veya üç oyunum daha olacak. Durmadan çalışıyorum; bu yıl tatil yapamadım. Yaşam bizi sürekli çalışmaya zorluyor; çalışmak ise anlatmak anlamına geliyor. İçinde bulunduğum sosyal yapıda, anlatmadan yapamam; belgeselin adı da bu yüzden böyle.