Armoni Sanat Galerisi’nde Turan Erol Anısına Özel Sergi
Armoni Sanat Galerisi, Türk resim sanatının önemli isimlerinden biri olan Turan Erol’u anmak amacıyla özel bir sergi düzenliyor. 1 Şubat – 8 Mart 2025 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak bu sergi, usta sanatçının eserlerini yeniden sanat dünyasıyla buluşturma fırsatı sunacak. Sanatseverler, Turan Erol’un sanat anlayışını ve eserlerinin derinliğini keşfetmek üzere bir araya gelecekleri bu özel etkinliğe davetlidir.
Serginin açılışı, 1 Şubat Cumartesi günü 18.00-20.00 saatleri arasında gerçekleştirilecektir. Ziyaretçiler, etkinlik boyunca sanatçının eserlerini yakından inceleyerek, onun sanatına dair daha derin bir anlayış geliştirme fırsatı bulacaklar.
Bu sergideki dikkat çekici eserlerden biri, sanatçının insan emeğini ve doğayla iç içe geçmiş yaşamı yansıtan etkileyici bir çalışmasıdır. Resimde, bir tekne yapım aşaması detaylı bir şekilde betimlenirken, işçi figürleri emeği ve üretimi simgeliyor. Mavi tonlarla vurgulanan tekne iskeleti, izleyiciye tamamlanmamış bir sürecin estetiğini sunuyor. Sanatçının doğal ve sıcak renk paletiyle kurguladığı sahne, izleyiciyi zamanın durgun ama üretken bir anına tanıklık etmeye davet ediyor. Bu eser, serginin öne çıkan çalışmalarından biri olarak ziyaretçilere sanatçının özgün bakış açısını sunacak.
Turan Erol Kimdir?
Renkçi ve duygusal bir anlatımla doğa görünümleri ortaya koyan Turan Erol, 1927 yılında Milas’ta dünyaya geldi. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’nden Bedri Rahmi Atölyesi’nden 1951 yılında mezun oldu. Öğrenim sürecinde Nedim Günsür ve Orhan Peker gibi önemli isimlerle birlikte “On”lar Grubu’nun kuruluşunda yer aldı. İlk sergisini 1947 yılında Akademi’nin yemekhanesinde açarak sanat yaşamına adım attı ve mezuniyetinin ardından Diyarbakır’a resim öğretmeni olarak atandı.
1960 yılında Fransız Hükümeti’nin verdiği bursla Paris’e giden Erol, Friedlander atölyesinde gravür çalıştı. 1964’te Paris’ten döndükten sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretim görevlisi olarak görev alarak sanat eğitimine katkıda bulundu. Ardından, Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. 1987 yılında profesör unvanını aldıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne atandı ve 1990 yılında kendi isteğiyle emekli oldu. 1991 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanını kazanan Erol, aynı zamanda yazar ve eleştirmen kimliğiyle Türk sanatının önemli figürlerinden biriydi.
Turan Erol, resme olan büyük tutkusunu gençlik yıllarından itibaren sürdürdü. Yaşadığı, gezip gördüğü ve deneyimlediği çevreyi yansıtan şiirsel, incelikli yapıtlar üretti. 1950’lerin ortasından itibaren doğa kaynaklı biçimleri geometrik bir düzen içerisinde, renk lekeleriyle kurgulayarak, Anadolu’nun kırsal yerleşimlerini, kıyı kasabalarını ve büyük şehirlerin çevresindeki yaşamı ele aldı. Özellikle 1960 ve 1970’li yıllarda doğadan uzaklaşmadan lirik soyut olarak tanımlanabilecek resimler üretti. Doğanın görsel dilini yalın bir biçimde, yumuşak renk lekeleriyle, dışavurumcu bir eğilimle sergiledi.
Anadolu’nun bozkır topraklarını ve Ege’nin mavisini eserlerinde harmanlayan Erol, her zaman ele aldığı konuyu şiirselleştirerek betimledi. 1960-1970 yılları boyunca lirik soyut eserler üretirken, 1980’lerden itibaren natürmort ve çiçek resimleri, 1990’larla birlikte yarı soyut dışavurumcu eğilimlerin hâkim olduğu eserlerle manzara resminin en önemli isimlerinden biri haline geldi. Portrelerinin yanı sıra, özellikle Ankara’nın çarpık kent mimarisini, gecekondu kavramını ve bunun yansımalarını kendine özgü bir duyarlılıkla eserlerinde ele aldı.