Ulu Kurtun Yeniden Hayata Dönüşü: Bilimsel Bir Başarı mı, Yoksa Tartışmalı Bir Proje mi?
Bilim insanları, nesli tükenmiş türlerin yeniden canlandırılması fikrini son on yıldır araştırıyor. Bugün, ABD merkezli Colossal Biosciences şirketi, bu alandaki çığır açan bir gelişmeyi duyurdu. Şirket, genetik mühendislik teknikleri kullanarak Ulu Kurt (Korkunç Kurt – Aenocyon dirus) türünün yeniden hayata döndüğünü iddia ediyor. Ancak bu durum, bilim camiasında bazı tartışmalara yol açmış durumda. Gerçekten de soyu tükenmiş bir tür mü geri getirildi, yoksa sadece genetiği değiştirilmiş bir gri kurt mu üretildi? İşte bu konuda farklı görüşler mevcut.
TIME dergisinin kapağında yer alan habere göre, Colossal Biosciences, geçtiğimiz sonbahar itibarıyla üç sağlıklı Dire Wolf yavrusu yetiştirdiğini bildirdi. Bu durum, şirketin daha büyük diriliş projeleri, örneğin yünlü mamut gibi, için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. TIME’ın haberine göre, şirketin araştırmacıları, antik DNA örneklerinden faydalanarak Ulu Kurtların genomunu çözdü ve gri kurtların genetik yapısını bu antik türe uyarladı. Üç yavru kurt, Romulus, Remus ve iki aylık kız kardeşleri Khaleesi, evcil köpekler aracılığıyla dünyaya getirildi.
Ulu Kurtlar: Efsaneden Gerçeğe
Geç Pleistosen döneminde yaşamış olan Ulu Kurtlar, boyutları ve güçlü diş yapılarıyla modern kurtlardan belirgin bir şekilde ayrılır. Günümüzde ise HBO dizisi Game of Thrones‘ta Stark ailesinin sadık dostları olarak yeniden popüler hale geldiler. Colossal tarafından yeniden hayata döndürüldüğü iddia edilen Ulu Kurtlar, Romulus, Remus ve Khaleesi adlarıyla anılıyor. Bu isimler, hem antik Roma tarihine hem de popüler kültüre göndermeler yapıyor. Kurtlar, büyük tazı karışımlarının taşıyıcı annelik yaptığı genetik mühendislik süreci sonucunda doğdular ve gizli tutulan 2000 dönümlük bir ekolojik koruma alanında yaşam sürüyorlar.
TIME’daki makaleye göre, üç yavru kurt, komplikasyon riskini en aza indirmek amacıyla planlı sezaryenle dünyaya geldi. Colossal’ın CEO’su Ben Lamm, bu başarıyı şu şekilde kutluyor: “Ekibimiz, 13.000 yıllık bir diş ve 72.000 yıllık bir kafatası kullanarak sağlıklı Ulu Kurt yavruları yarattı. Bu, teknolojinin sınırlarını zorlayan ve koruma çalışmaları için büyük bir umut vaat eden bir dönüm noktasıdır.” Açıklamalarına göre, bu başarı, Ulu Kurtların DNA’sının doğrudan klonlanmasıyla değil, genomlarının analiz edilip yeniden yapılandırılmasıyla elde edildi. Araştırmacılar, gri kurtların mevcut hücrelerini düzenleyerek Ulu Kurtları andıran genetik varyantlar oluşturmak için 20 düzenleme gerçekleştirdi.
Ulu kurt DNA’sının gri kurt DNA’sından yaklaşık %0,5 oranında farklı olduğu ifade ediliyor, ancak bazı genetik değişikliklerden kaçınıldı. Örneğin, kurtların beyaz renge sahip olmaları, genetik güvenlik endişelerine dayanan bir tercih olarak öne çıkıyor. Colossal CEO’su Ben Lamm, Ohio’da bulunan 13.000 yıllık bir diş ve 72.000 yıllık bir kafatasından DNA alarak sağlıklı Dire Wolf yavruları ürettiklerini belirtiyor.
İtirazlar ve Tartışmalar
Colossal Biosciences’in bu çalışması dünya gündeminde büyük yankı uyandırdı. Ancak bazı uzmanlar, bu yavruların yalnızca genetiği değiştirilmiş gri kurtlar olduğunu savunuyor. Yeni Zelanda’daki Otago Üniversitesi’nden zoolog Philip Seddon, bu hayvanların “genetiği değiştirilmiş gri kurtlar” olduğunu düşünüyor. Bazı uzmanlar, TIME dergisinin kapağındaki kurt görselinin, son buzul çağında yaşamış olan Dire Wolf ile olan temel biyolojik farklılıklarını vurguluyor.
Otago Üniversitesi’nden paleogenetikçi Dr. Nic Rawlence, antik ulukurt DNA’sının, biyolojik olarak kopyalanamayacak veya klonlanamayacak kadar bozulmuş olduğunu ifade ediyor. BBC’ye verdiği bir röportajda, antik DNA’nın durumunu “taze DNA’yı bir gece boyunca 500 derecelik fırına koymaya benzetiyorum; bu durumda DNA, kırıklar ve toz gibi parçalar halinde ortaya çıkıyor.” şeklinde açıklıyor. Bu denli hasarlı bir DNA’nın yeniden yapılandırılması mümkün olsa da, başka bir canlı organizmanın oluşturulması için yeterli olmadığını belirtiyor.
Dr. Rawlence, Colossal’ın yok oluşu önleme çabalarının, yeni sentetik biyoloji teknolojisini kullandığını ve bu sayede DNA parçalarını kesip çıkararak, gri kurtun genetik koduna yerleştirdiklerini savunuyor. “Colossal’ın ürettiği şey, daha büyük bir kafatası ve beyaz kürk gibi bazı Direkt Kurt benzeri özelliklere sahip bir gri kurt.” diyerek, bu durumun aslında bir melez olduğunu vurguluyor.
Colossal’ın Yanıtı
Colossal Biosciences’tan biyolog Dr. Beth Shapiro, bu başarıyı, benzer özelliklere sahip hayvanları yeniden üretmek olarak tanımlıyor ve bu durumu yok oluşu ortadan kaldırma yolunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriyor. Dr. Shapiro, “Gri kurt, Ulu kurdun yaşayan en yakın akrabasıdır; genetik olarak gerçekten çok benzerler. Bu nedenle, korkunç kurt özelliklerine yol açan DNA dizilerini hedefledik ve ardından gri kurt hücrelerini düzenledik… Sonrasında bu hücreleri klonlayarak Dire Wolf’larımızı yarattık.” şeklinde açıklama yapıyor.
Dr. Rawlence, bu görüşe karşı çıkarak, iki türün görünüşte yakın akraba gibi görünse de, aslında çok uzun zaman önce, yaklaşık 2,5 ila 6 milyon yıl önce ortak atalarından ayrıldıklarını belirtiyor. Colossal’ın ürettiği hayvanın dış görünüşte Dire Wolf’a benzeyebileceğini, ancak genetik ve biyolojik olarak aynı olmadığını savunuyor. Bu tartışmalar, genetik düzenleme teknolojilerinin soyu tükenmiş türleri geri getirme potansiyelini ve bu tür çabaların bilimsel ve etik sınırlarını daha derinlemesine ele alıyor.
Nesli Ne Zaman Tükendi?
Colossal Biosciences, Dire Wolf hakkında şu bilgileri de paylaşıyor: Pleistosen buzul çağları boyunca Amerika’nın iç kesimlerine yayılmışlardı. Güney Dakota’daki Black Hills bölgesinden çıkarılan en eski doğrulanmış fosil yaklaşık 250.000 yıl öncesine aittir. Ancak Colossal’ın genetik verileri, bu soyun ilk olarak Geç Pliyosen döneminde, yani yaklaşık 3,5 ila 2,5 milyon yıl önce, iki daha eski (ve artık nesli tükenmiş) köpekgil soyunun karışımı sonucu ortaya çıktığını gösteriyor.
Dire Wolf, gri kurtlardan %25 daha büyüktü. Başları daha geniş, kürkleri açık renkli ve kalın, çeneleri ise çok daha güçlüydü. Aşırı etobur yapılarıyla, besinlerinin en az %70’i etten oluşuyordu; özellikle at ve bizonlarla besleniyorlardı. Bu muazzam canlılar, yaklaşık 13.000 yıl önce, son buzul çağının sonunda yok oldular.
Popüler Kültürde…
Çalışılan Tek Hayvan Dire Wolf Değil
TIME’ın haberine göre, Colossal Biosciences, 2021 yılında kurulan ve şu anda 130 bilim insanı istihdam eden bir şirket olarak, nesli tükenmiş hayvanları geri getirme konusunda iddialı adımlar atıyor. Şirketin hedefleri arasında yalnızca Dire Wolf değil; yünlü mamut, dodo kuşu ve Tazmanya kaplanı (thylacine) gibi türler de yer alıyor. Mart ayında ise, Colossal, mamut DNA’sını kopyalayarak “yünlü fare” adını verdikleri bir canlı ürettiğini duyurdu. Bu gelişmeler, genetik mühendislik alanında yeni tartışmalara kapı aralamaktadır.