İstesek de istemesek de, uzun zamandır uzaya bağımlı haldeyiz. Çok yükseklerde uçan uydular bize telekomünikasyon ve hassas konumlandırma sağlamanın yanı sıra, hava tahminleri ve kontrol edilemeyen yangınları, selleri, felaketleri ve atmosfere salınan kirleticileri takip etmek gibi diğer birçok analizle bizi güvende tutuyor. Ancak Dünya’nın yörüngesinde bulunan uyduların sayısı son birkaç yılda hızla arttı ve bu durum, yörüngenin imdat çığlıklarına neden olmaya başlıyor. Birleşmiş Milletler Uzay İşleri Ofisi’nin (UNOOSA) verilerine göre, 11 Haziran itibarıyla gezegenimizin yörüngesinde dönen 11.780 uydu bulunuyor. Bunların büyük bir çoğunluğu çalışıyor ve alçak Dünya yörüngesinde yer alıyor.
Sabit Yörünge (GEO)
Sabit yörünge (GEO), Dünya’nın ekvatorundan 35.786 kilometre yükseklikte bulunan, jeosenkron yörünge olarak da bilinen sabit yörüngeye (GEO) yerleştirilen bir uydu, Dünya’nın dönmesiyle aynı hızda gezegenin etrafında hareket ederek Dünya yüzeyindeki aynı noktayı izler. Şu anda bu yörüngede 552 uydu bulunuyor. İletişim ve hava durumu tahmin uyduları genellikle GEO’ya yerleştirilir.
Alçak Dünya Yörüngesi (LEO)
Alçak Dünya yörüngesi (LEO) şu anda 8.110 uyduya ev sahipliği yapmaktadır ve bunların 6.050’si SpaceX’in mega takımyıldızı Starlink uydularından oluşmaktadır. Şirketin gelecek planları, mevcut sayıyı ikiye katlayarak yaklaşık 12.000 uyduya ulaşmayı hedeflemektedir. Ayrıca daha da genişletilerek 34.400 uyduya kadar çıkması söz konusu olabilir. Özellikle LEO’da bu kadar çok uydunun konuşlandırılmasıyla ilgili pek çok endişe bulunmaktadır. Bunların en büyüklerinden biri, hem gelişmiş astronomi açısından hem de yapay ışıkların bulunmadığı alanlarda bile oluşan ışık kirliliği sebebiyle gece gökyüzünün büyük bir değişim geçirmesidir.
Uzay çöpleri tehlikesi: Bir diğer endişe ise uzay çöplüğünün hızlı bir şekilde büyümesidir. Uzay oldukça büyük olsa da, işimize yarayan ve etkili bir şekilde kullanılabilir yörüngeler sınırsız değildir. Uyduların yörüngelerinin sıklıkla yeniden ayarlanması gerekiyor ve tüm bu hareketler bazılarının yollarının kesişmesine neden oluyor. Buradaki asıl sorun, şu anda yaklaşık 3.000 örneğini gördüğümüz şekilde çalışmayan uydularla beraber geliyor. Bu uyduların yörüngeleri değişmeye devam etmesine rağmen, bazı önlemler bulunsa da artık bu uyduları kontrol etmemiz mümkün olmuyor. LEO’da yaşanacak çarpışma, sadece çarpışmaya karışan uydular için değil, çok daha geniş ölçekli ve inanılmaz derecede kötü olabilecek sonuçlar yaratacaktır. İnanılmaz hızlarla dönen uyduların çarpışması, etrafa daha da fazla kontrolsüz ve yüksek hızlı cismin saçılmasına ve daha da fazla çarpışma yaşanmasına sebep olacaktır. Bilim insanları, çarpışma sayısının ve uzay enkazı miktarının katlanarak arttığı bir Kessler Sendromu durumuyla karşılaşabileceğimizden endişe ediyor. Böyle bir senaryo, Dünya’ya yakın uzayın tüm bölgelerini geçilmesi gereken zorlu bir tehlikeye dönüştürebilir.