İBB Dijital Deneyim Merkezi’nde 23 Ağustos’ta kapılarını açan “Van Gogh: Işığın İzinde” sergisi, ilk bir ayda 55 bin ziyaretçi ağırladı. Sanat, teknoloji ve mekânsal deneyimin birleştiği bu sergi, yıl boyunca ziyarete açık olacak. Dört oda, dijitalleşmenin farklı yönlerini deneyimleme imkânı sunuyor ve her adımda ziyaretçilere yeni bir bakış açısı kazandırıyor.
İlk durak olan Dijital Oda, Van Gogh’un sanat yolculuğunu kronolojik bir akışla gözler önüne seriyor. Ekranları yerinden oynatarak resimlerin ve açıklamaların netliğini artırmanızı sağlarken, yansıyan duvarda kendi izinizi oluşturmanıza ya da bir tablonun puzzle’ını çömenize olanak tanıyor.
GÖRSEL ŞÖLEN olarak adlandırılan geçiş, etkileyici aydınlatmasıyla sizi ince bir koridorda Sanal Gerçeklik Odası‘na taşıyor. Bu bölümde “Van Gogh’un Paleti” adlı deneyim, sanatçının paletini merkeze alarak hayali bir manzara üzerinden dönemin önemli eserlerini heyecan verici ve etkileşimli bir şekilde keşfetmenizi sağlıyor. Gözlükleri takıp oturarak dinlenebiliyor, bir sonraki odada hareket özgürlüğünüzü sürdürebilmenin tadını çıkarıyorsunuz.
Sürükleyici Deneyim Odası, Nohlab’ın 14 dakikalık dört bölümden oluşan çalışması olan “Sarmalayıcı Bir Yolculuk” ile sizi içine çekiyor. 360 derece projeksiyonla Van Gogh’un eserleri ve renk paleti, izleyiciyi adeta eserin bir parçası haline getiriyor. Ziyaretçiler Güney’e doğru güneşin izini sürerken, hastane odasını andıran Saint Rémy bölümüyle sanatçının farklı dönemlerine dalıyorlar. Yolculuk, ilk bölümün ardından sanatçının gözünden tablolardaki canlı manzaraların 3D ve fütüristik unsurlarla yeniden yorumlandığı birine dönüşüyor; final sahnesi ise Artırılmış Gerçeklik Odası ile devam ediyor.
ÇOCUKLAR İÇİN adresinde ise Artırılmış Gerçeklik Odası, Sarmalıyıcı Yolculuk’un dört dakikalık final bölümünü çocuklar için özel bir çerçeveye taşıyor. Yapay zeka ve gelişmiş algoritmalarla 2 binden fazla Van Gogh eseri analiz edilerek, sanatçının tarzında özgün görseller üretilmiş durumda. Sergiden çıkınca Dijital Koridor’a geçiliyor; burada hareketli interaktif yüzeyler, oyun alanları ve çocukların boyamalarını duvarlarda projelendiren alanlar dikkat çekiyor. Hatta interaktif bir kaydırak bile ziyaretçilere neşe katıyor. Büyük LED panolar ise Van Gogh’un dünyasını farklı açılardan deneyimlemenize olanak tanıyor. Bu bölüm, sergiden ayrılırken içinizde sanatçının ışığını taşımanızı sağlayacak bir hatıra bırakıyor.
‘TÜRKİYE’DE BÖYLE ÇOK MEKÂN YOK’ ifadesiyle serginin yaratıcı yapımcısı Özde Karadağ, bu projeyi Türkiye’deki potansiyel mekânlar bağlamında şu sözlerle özetliyor: “Prodüksiyon süreci uzun ve içeriği dolu dolu sunmak zaman alıyor. Ancak burada süreyle yarışıyoruz; Dublin’de 2022’de hayata geçirilen bu işi Türkiye’de daha erişilebilir bir şekilde sunmak istedik. Mevcut mekânlar sınırlı olsa da her biri kendi içinde değer taşıyor. Arayışımız, odaların içeriğini ortak bir zeminde -birbiriyle uyumlu şekilde- şekillendirmek üzerine kurulu.”