Kent, uçları aşağıya bakacak şekilde toprağa sabitlenmiş milyonlarca kısa ahşap kazık üzerine yükseliyor. Uzunlukları 3,5 metre ile bir metre arasında değişen bu direkler, yıllarca taş sarayları ve yüksek çan kulelerini ayakta tutuyor. Modern yapıların çoğunda betonarme ve çelik kullanılırken, Venedik’in altında yatan bu tersimsi orman, suya karşı direnciyle gündeme geliyor.
İsviçre’nin Zürih kentindeki ETH Üniversitesi’nde Jeoteknik ve Jeosistem Mühendisliği alanında çalışan Prof. Alexander Puzrin, “Günümüzde beton veya çelik kazıklar yaklaşık 50 yıl dayanacak şekilde tasarlanıyor; elbette daha uzun ömürlü olanlar da var, fakat konut ve endüstriyel yapılar için standart ömür bu kadardır” diyor. Venedik’in kazık tekniği, geometrisi ve boyutuyla büyüleyici; Rialto Köprüsü’nün temelinde 14 bin adet sıkıca yerleştirilmiş ahşap direkler bulunduğu söylenirken, San Marco Bazilikası’nın altında 10 bin meşe ağacı olduğu kaydediliyor.
Kazıkları silt içine çakanlara battipali veya kazık çakanlar denirdi; çalışırken ritmi korumaları için şarkı söylerlerdi
NASIL İNŞA EDİLDİ? Kazıklar, yapının dış kenarından merkeze doğru spiral şekilde çakılıyor; metrekare başına genellikle dokuz kazık düşüyor ve mümkün olduğunca derine iniliyor. Başlar kesilerek deniz seviyesinin altında düzgün bir yüzey elde ediliyor. En üstte çapraz biçimde zatteroni veya madieri olarak adlandırılan ahşap yapılar konduktan sonra, mühendisler taşları örmeye başlıyorlar.
Venedik Cumhuriyeti, odun teminini güvence altına almak için ormanlarını hızlıca koruma altına aldı. İtalya Ulusal Araştırma Konseyi’ne bağlı Biyoekonomi Enstitüsü’nün Araştırma Direktörü Nicola Macchioni, bu ağacın yetiştirilmesi konusunda, “Venedik ormancılığı icat etti” diyor. Bu özellik, Venedik’i yalnızca bir şehir olmaktan çıkarıp, onu eşsiz kılan bir farklılığa dönüştürüyor.
Amsterdam de kısmen ahşap kazıklar üzerine inşa edilmiş bir başka şehir; Kuzey Avrupa’daki pek çok yerde kazıklar en derin kaya tabanına kadar uzanıyor. ABD’de Illinois Üniversitesi’nde mimarlık profesörü olan Thomas Leslie ise, köklenmenin kaya yüzeye yakın olması durumunda sorun oluşturmadığını belirtiyor. Buradaki fikir, çok sayıda kazıkla toprağın sürtünmesini artırarak zemini güçlendirmek üzerine kurulu.
Venedik’in altındaki kazıklar, ahşap liflerin hücre duvarlarına saldıran bakteriler nedeniyle aşınmış durumda Leslie, hidrostatik basınç olarak bilinen bu sürecin, kazıkların birbirine sıkı şekilde yerleşmesiyle toprağın onları kavraması sonucunu doğurduğunu anlatıyor. Bu sistemde kısa kazıklar temel kayaya ulaşamıyor ve sürtünme sayesinde yapılar ayakta tutuluyor. Bununla birlikte, bu inşa yöntemi antik Roma zamanlarına kadar uzanıyor: Vitruvius’un önerileri suya yakın köprülerin kazıklar üzerine kurulmasıyla başladı. Çin’in bent kapıları da sürtünme kazıklarıyla yapıldı; Aztekler ise İspanyollar sorunsuz bir şekilde yerleşim alanlarını inşa ederken bu yöntemi kullanmaktan çekinmedi.
Ahşap, toprak ve su; Venedik’in temellerine dikkat çekici bir güç veriyor
AHŞAP NEDEN ÇÜRÜMÜYOR? Yüzyıllar boyunca suda kalan temellerin dayanıklılığı test edildiğinde, 1.500 yılı aşkın süredir bile şaşırtıcı bir direnç gösterdiği ortaya kondu. Ancak tamamen zarar görmüş değiller. Yaklaşık 10 yıl önce Padova ve Venedik üniversitelerinden bir ekip Frari Kilisesi’nin çan kulesinden başlayarak şehrin temellerini inceledi. Çan kulesi her yıl yaklaşık 1 mm kadar battı ve toplamda yaklaşık 60 cm dibe çöktü; bu, “stiletto topuklar gibi” daha derinlere hızlı bir batışa işaret ediyor. Ekip, tüm yapıların ahşabında hasar buldu; ancak su ve çamurun birleşimi, ahşabı bir arada tuttu. Suda oksijensiz bir ortam oluşmasına rağmen bakterilerin faaliyeti mantar ve böceklerin faaliyetinden daha yavaş olsa da, hücrelerin boşalması tahta yapısının şeklini korumasını sağlıyor.
Macchioni, “Çevre aynı kaldığı sürece ahşap temeller uzun süre dayanır; toprak oksijensiz, su hücreleri koruyor ve odun sürtünmeyi sağlıyor” diye ekliyor. 19. ve 20. yüzyıllarda ahşap yerine çimento kullanılmaya başlandı; ancak günümüzde ahşapla inşa edilen yapılar ilgi görmeye devam ediyor. Ahşap, karbon salınımı yapmayan, biyolojik olarak parçalanabilir ve esnekliği sayesinde deprem direnci sunan bir malzeme olarak öne çıkıyor.
Venedik, ahşap temellerin en iyi bilinen örneklerinden biri olsa da tek şehir değildir; ancak sürtünme tekniğini geniş ölçekte kullanan ve bugün hâlâ ayakta kalmayı başaran benzersiz bir örnek olarak kabul edilir Puzrin, “Toprak mekaniği ve jeoteknik mühendisliğini anlamış insanlar hayalini kuramayacağı bir şeyi başarmışlar” diyor. Bu haberin görselleri yalnızca sanatsal amaçlıdır ve Venedik’in altındaki, sıkıca yerleşmiş ve dalları olmayan ahşap kazık temellerinin gerçek bir temsilini göstermez.