Yeni ve güçlü bir gözlemevi olan Vera C. Rubin Gözlemevi, ilk kez elde ettiği yüksek çözünürlüklü görüntüleri kamuoyuyla paylaştı. Bu gelişmeyle birlikte, gözlemevi henüz tam kapasiteyle çalışmaya başlamadan önce, gökyüzündeki sürekli değişen olayları detaylı biçimde inceleme ve takip etme imkanı sunan canlı, zaman atlamalı gece gökyüzü videoları oluşturabileceğini gösterdi. Bu sayede gökbilimciler, evrenin dinamik ve hareketli yapısına dair yeni bilgiler edinmeye başladı.
Princeton Üniversitesi’nden Yusra AlSayyad, yaptığı açıklamada, “Bir resim bin kelimeye bedeldir derler. Ama yalnızca tek bir fotoğraf tüm hikayeyi anlatamaz. Astronomlar genellikle gökyüzünü anlık görüntülerle gözlemleyebildiler. Şimdi ise bu görüntülerin ardındaki hareketli ve değişken doğayı yakalamak istiyoruz,” diyerek, gözlemevi tarafından sağlanan yeni teknolojilerin önemine dikkat çekti. Gözlemevinin görüntü işleme ve analiz yetenekleri sayesinde gökyüzünün ve evrenin sürekli değişen dinamiklerini yakalamak artık mümkün hale geldi.
Yaklaşık 30 yıldır süregelen bir projenin meyvesi olan Vera C. Rubin Gözlemevi, evrenin karmaşık ve hareketli yapısına odaklanarak, gökyüzü gözlemlerinde yeni bir dönemi başlatıyor. SLAC Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı’ndan Kevin Reil, “Bu görüntüler inanılmaz yüksek çözünürlüklü ve etkileyici. Ancak, şu anki haliyle gökyüzünün yalnızca küçük bir bölümünü kapsıyorlar,” diyerek, yeni gözlemlerle elde edilen görüntülerin geniş alanları ve detay seviyesini vurguladı. Başak küresi gökadasının yalnızca küçük bir parçasını gösteren bu görüntüler, gözlemevinin ilerleyen süreçte yapacağı kapsamlı gözlemlerle çok daha fazla gök cismini ve olayı kayda alacağını gösteriyor. ABD Ulusal Bilim Vakfı ve Enerji Bakanlığı tarafından finanse edilen bu dev gözlemevi, önümüzdeki 10 yıl boyunca Güney Yarımküre gökyüzünü detaylı biçimde tarayacak ve devasa veri setleri toplayacak. Bu çalışmalar neticesinde yaklaşık 40 milyar yıldız, galaksi ve çeşitli gök cismi defalarca gözlemlenecek ve böylece gökbilimciler, toplamda 60 petabayt büyüklüğünde veriyi analiz ederek evrenin sırlarını çözmeye çalışacaklar.
Stanford Üniversitesi SLAC Laboratuvarı’ndan Aaron Roodman, “Her gece milyonlarca değişen nesne ve olay kaydediliyor. Bu sayede, gökyüzündeki hareketleri ve değişimleri anında fark edebiliyoruz,” diyerek, yeni gözlemevinin hız ve genişlik açısından sağladığı avantajlara değindi. Rubin Gözlemevi, galaksilerden Samanyolu içindeki yıldızlara, güneş sistemine ait nesnelerden, uzak yıldızlara ve hatta gizemli göktaşlarına kadar pek çok gök cismini yeni bir bakış açısıyla keşfetmek için tasarlandı. Şimdiden 10 saatten fazla süren test gözlemleriyle, Dünya’ya yakın ve tehlike oluşturmayan 7 yeni asteroit keşfedildi, toplamda ise 2104 yeni asteroit tespit edildi.
Rubin Gözlemevi’nin Teknolojik Gücü ve Getirdikleri
Adını karanlık madde araştırmalarıyla duyuran ve gökyüzü gözlemlerinde öncü rol üstlenen Vera C. Rubin isimli astronomdan esinlenerek inşa edilen bu gözlemevi, Şili’de yüksek bir dağda konumlanmış durumda. İçinde büyük bir teleskop ve dünyanın en büyük dijital kameralarından biri bulunuyor. Bu devasa kamera, otomatik sistemler sayesinde teleskopu yönlendirebiliyor ve birkaç gün içinde gökyüzünün tamamını detaylı şekilde tarayabiliyor. Her görüntü, o kadar yüksek çözünürlükte ki, bu fotoğrafları detaylı inceleyebilmek için 400 adet ultra yüksek çözünürlüklü televizyon ekranına ihtiyaç duyuluyor. Yeni çekilen görüntüler, önceden kaydedilenlerle karşılaştırılarak hareket eden, değişen veya patlayan gök cisimleri anında tespit ediliyor.
Rubin Gözlemevi’nin müdür yardımcısı Sandrine Thomas, “Gerçekten çok hızlı değişen olayları fark edebilen tek gözlemevi biziz. Bu, bizim için büyük bir avantaj. Başka hiçbir teleskop bu kadar geniş alanları ve hızla değişen nesneleri gözlemleyemiyor,” diyerek, bu teknolojik üstünlüğün önemini vurguladı. Gözlemevinin geniş görüş alanı ve yüksek hızlı çekim yeteneği sayesinde, gökyüzünün adeta bir film şeridi gibi izlenebileceği ve her gece yaklaşık 10 milyon değişiklik tespit edilebileceği tahmin ediliyor. Bu veriler, ilgili araştırma ekiplerine gönderilerek en ilginç ve kritik olayların detaylı gözlemleri gerçekleştirilecek. Bu süreçte, patlayan yıldızlar, hızla hareket eden asteroitler, güneş sistemimizin ötesinden gelen yıldızlararası cisimler ve hatta gizemli dev gezegenler gibi pek çok yeni keşif mümkün olacak. Carnegie Science’den gökbilimci Scott Sheppard, “Bu teleskop öylesine güçlü ki, gökyüzünde çarpışan veya değişen her şeyi tespit edebilecek durumda,” diyerek, yeni gözlemevinin astronomi alanında devrim yaratacağını ve gökbilimcilerin artık küçük alanlar yerine büyük veri setleriyle çalışacaklarını belirtiyor. Sheppard ayrıca, “İçeriye akan devasa bir veri seli gibi olacak ve bu verilerin anlamlandırılması, astronomların yeni bir bilgi çağını başlatacak,” sözleriyle, bu teknolojinin getirdiği büyük potansiyele dikkat çekti.