25 yıl önce başlayan radyo yolculuğunun kalbinde, TRT’ye giren onlarca kadın radyocu var. 1964 yılında özerk bir kamu kurumu olarak yola çıkan TRT’nin sınavlardan geçerek kuruma katılan bu sesler, kısa sürede Türkiye’nin her köşesine ulaştı ve dinleyiciyle kurulan bağın temel taşlarını oluşturdu. Köyden köye ulaşan ekipler, misafirperverliğin yanı sıra postalara dolan mektuplarla da TRT’nin büyüsünü taşıdı. Zamanla bu kadınlar, “cici kız” olarak anılsa da gerçekler onları ezber bozacak bir direnişin parçası haline getirdi; çünkü Türkiye’nin yaşadığı çalkantılı dönemde, onların sesleri darbe ve baskı karşısında yılmadı.
“Biz Radyoyu Çok Sevdik” belgesinin amacı, özel arşiv kayıtlarını güncel söyleşilerle bir araya getirerek TRT’de çalışmış kadınların sesini bir araya toplamaktır. 1970’ler boyunca görev yapan radyocu kadınların kişisel öyküleri bir zincir gibi ardı ardına eklenirken, radyonun Türkiye’nin toplumsal ve kültürel resmindeki yerini de ortaya koyuyor. İzleyici, Ayvalık Uluslararası Film Festivali’ndeki gösterimde de bu dönemin duygusal etkisini hissediyor; sahnede söz alan eski radyocular, “O zamanlar iyi günlerimizmiş” sözleriyle hafızaları tazeliyorlar.
ÇENGEL/ENGELS adlı belgeselde, televizyon için kadın sesi talebinin zorluğunu ve radyoculuk yapanların karşılaştığı sansürü yakından görmek mümkün. Büyük sanatçılara uygulanan sansür, “Ordunun dereleri” gibi eserlerin bile sakıncalı bulunmasıyla kendini gösterdi. Türkçeye uygun kelime seçiminin dahi sıkı kurallara bağlandığı bu süreçte, bazı ifadeler yasaklandı ve neredeyse her kelimenin üzerinden ince bir sansür ağacı geçirilmişti. 1980 darbesinden sonra ise bu baskılar “Darbeciler kadın sesi istemiyor” düşüncesiyle sürgüne yol açtı. Bir radyocu, ifadelerin kısıtlandığı süreçte dinleyiciyle kurulan iletişimin her anın değerli olduğunu hatırlatarak şöyle diyor: “Çengel diyemezdik çünkü Engels olarak anlaşılır diye korkuyorlardı.”
Belgeselde rasgelevler daha da güçleniyor: sansüre karşı geliştirilen yaratıcı çözümler, bir cümle yasaklandığında aynı anlamı veren farklı kelimelerle ifade buluyor; hatta örgütlenerek TRT’nin özerk kalması için mücadele ediliyor. Bu arşivler, TRT’nin eski çalışanlarının kendi programları için bile yüksek telif bedelleriyle karşılaştığı gerçeğini gösteriyor; bu yüzden arşiv görüntüleri kişisel kayıtlar üzerinden akıyor.
Türkiye Tarihinde Kadın Radyocular adlı sözlü tarih projesinden doğan bu belgesel, geçmişten bugüne uzanan bir aynadır. Gelecekte dijital platformlarda da yer alması beklenen yapımın yönetmenleri Nazan Haydari, Özden Cankaya ve Cem Hakverdi; kadroda ise Aylin Özmenek’ten Şebnem Savaşçı’ya, Tuba Ayberkin’e kadar birçok isim yer alıyor. Bu bölüm, radyo kültürünün ve kadınların mücadeleci ruhunun sessiz kahramanlarını öne çıkarıyor ve izleyiciye geçmişin izlerini hatırlatıyor.