Yeni Araştırma: Dünya’nın Atmosferinde Bir Zamanlar Halkalar Vardı mı?
Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nden üç bilim insanı tarafından gerçekleştirilen ve Earth and Planetary Science Letters dergisinde yayımlanan çarpıcı bir araştırma, gezegenimizde bulunan ve neredeyse 500 milyon yıllık olduğu tahmin edilen meteor çarpması kraterlerini inceliyor. Yapılan bu çalışma, kraterleri oluşturan uzay cisimlerinin asteroit kuşağından gelme olasılığının düşük olduğunu öne sürüyor. Bunun yerine, araştırmacılar, Dünya’nın etrafında bir zamanlar Satürn gibi halkaların bulunduğunu ve bu halkaların parçalarının zamanla atmosferden geçerek gezegen yüzeyine düştüğünü öne sürüyorlar. Eğer bu hipotez doğruysa, Dünya’nın ikliminin evrimi hakkındaki düşüncelerimizde köklü değişiklikler yaşanabilir.
Bu öneri, ilk bakışta oldukça sıra dışı görünse de, aslında bu durumun pek de alışılmadık olmadığı iddia edilebilir. Hatta Dünya’nın bir halkaya sahip olmamasının, dikkat çekici bir özellik olduğu bile söylenebilir. Satürn’ün halkaları, yakın çevremizdeki en dikkat çekici halka sistemi olarak bilinmektedir; ancak araştırmacılar, Güneş Sistemi’ndeki diğer büyük gezegenlerin hepsinin farklı yapıdaki halkalara sahip olduğunu da vurguluyor. Ayrıca, Mars’ın bir zamanlar kendi halkalarına sahip olduğuna dair bazı kanıtların bulunduğu da belirtiliyor.
Bilim insanlarının incelediği çarpma kraterleri, 485 milyon yıl önce başlayan ve yaklaşık 42 milyon yıl süren Ordovisyen jeolojik döneminde ortaya çıkanlardan oluşuyor. Bu dönem boyunca Dünya, olağanüstü sayıda meteor çarpması tecrübe etti ve araştırmada bu çarpmalardan 21’i detaylı bir şekilde incelendi. Araştırmacılar, kraterlerin kimyasal yapılarını ve coğrafi konumlarını titizlikle analiz ettiler.
Yapılan kimyasal yapı incelemeleri, genellikle L kondrit meteoritlerinde bulunan malzemelerin çok daha yüksek oranlarda var olduğunu ortaya koydu. Bu durum, meteoritlerin büyük olasılıkla tek bir asteroitin parçalanmasıyla oluştuğunu önermektedir. Kraterlerin konumları da araştırmanın önemli bir parçasıydı; çünkü meteoritler genellikle rastgele noktalara düşer. Ancak incelenen çarpmaların çoğu, ekvatorun 30 derece yakınında yer alıyordu. Araştırmacılar, bu çarpmaların böyle bir dağılıma sahip olma ihtimalinin 25 milyonda 1 gibi son derece düşük olduğunu belirtiyorlar.
Önerilen modelde, halkanın oluşumunun Dünya’ya oldukça yakın geçen bir asteroitten kaynaklandığı öne sürülüyor. Bir asteroidin Roche sınırını, yani gelgit kuvvetlerinin asteroidin yapısal bütünlüğünü bozabildiği kritik mesafeyi geçmesi durumunda, asteroidin parçalanması ve geride gezegenin yörüngesinde dönen parçalar bırakması mümkün oluyor. Ardından geçen milyonlarca yıl boyunca bu parçalar, yavaş bir şekilde gezegenin yüzeyine düşmekte ya da atmosferde yok olmaktadır. Ancak tamamen yok olana kadar, gezegenin çevresinde etkileyici bir halka olarak dolaşmaya devam ediyorlar.
Dünya’nın çevresinde böyle bir halkanın varlığı, gezegen yüzeyinde gölge ve ışık yansıtma etkileriyle iklimi önemli ölçüde etkileyecektir. Ayrıca, halkanın parçalarının meteoritler olarak gezegene düşmesi, ortaya çıkan toz bulutları ile ek bir etki yaratacaktır. Bu toz bulutları, ışık geçişini azaltarak soğutma etkisi yaratırken, karbon dioksiti de içeren çeşitli gazların atmosfere yayılması, atmosferin kimyasal yapısını değiştirecektir.
Ancak, araştırmacıların da kabul ettiği gibi, bu önerinin bazı sorunları bulunmaktadır. İlk olarak, incelenen kraterler, meteoritlerin esas olarak iki farklı çağda gezegene düştüğünü göstermektedir. Araştırmacılar, neden kraterlerin aynı dönemde oluşmadığına dair bazı önerilerde bulunsalar da, henüz bu önerileri destekleyecek yeterli kanıt bulunmamaktadır. Ayrıca, ekvator çevresindeki tortul kayaçların jeolojisinin daha fazla incelenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.