Kısa bir süre önce düşük sodyumlu tuz ikameleriyle ilgili yeni yönergeler yayınlayan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), küresel ölçekte yüksek sodyum tüketiminin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Ocak 2025’te duyurulan yeni kılavuza göre, her yıl gerçekleşen ölümlerin 1,9 milyonu yüksek sodyum alımına bağlı sağlık sorunları nedeniyle yaşanıyor.
Pek çok kamu bilgilendirme kampanyasına ve DSÖ üye devletlerinin çabalarına rağmen, 2019 yılında günlük ortalama küresel sodyum alımının 4,3 gram olduğu tahmin ediliyor. Oysa ki, DSÖ’nün önerdiği günlük sodyum alımı, bu miktarın yarısı olan 2 gram ile sınırlandırılmış durumda. DSÖ, bu hedefe ulaşmak adına bireylere evlerinde kullandıkları tuzu düşük sodyumlu tuz ile değiştirmelerini öneriyor.
Sodyum, vücudumuz için gerekli olan temel bir mineral olmasına rağmen, aşırı alımı sağlık açısından ciddi tehlikeler barındırıyor. Yüksek sodyum tüketiminin kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi tehlikeli sağlık sorunlarına yol açtığı bilinmektedir.
Aşırı Sodyum ve Böbreklere Zararları
Harvard TH Chan Halk Sağlığı Okulu’nun The Nutrition Source platformuna göre, kanda yüksek sodyum seviyesi, böbrekler üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Vücut, sodyumu seyreltmek amacıyla daha fazla su biriktiriyor, bu da kan hacminin ve dolayısıyla tansiyonun artmasına neden oluyor. Zamanla, bu durum kalbin daha fazla çalışmasına yol açarak kan damarlarına hasar verebilir; bu da kalp krizi, felç ve kalp yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunları riskini artırır. Ayrıca, kronik böbrek hastalığı ve idrarla kalsiyum kaybı nedeniyle osteoporoz riski de mevcuttur.
Dünya Kanser Araştırma Fonu, yüksek tuz içeren gıdalar, örneğin tuzlanmış etler ile mide kanseri arasında bir ilişki olduğunu belirtmektedir. Günlük tuz alımımız yalnızca yemeklerimize eklediğimiz tuzla sınırlı değil; birçok yaygın gıda ürününde de yüksek sodyum seviyeleri bulunmaktadır. Bu durum, farkında olmadan sodyum alımının artmasına yol açabilir.
Tuz alımını sınırlama fikri başlangıçta pek cazip gelmeyebilir. Şeker tüketimini azaltma çabalarında olduğu gibi, tuz tüketimini azaltma düşüncesi de birçok kişi için hoş karşılanmayabilir. Tuzu azaltmanın yemeklerin lezzetini kaybettireceği endişesi ve geleneksel yemek pişirme yöntemlerinde değişiklikler yapma gerekliliği, bu durumu daha zor hale getirebilir. Ancak, bu konuda bazı olumlu alternatifler mevcuttur.
Potasyumla Zenginleştirilmiş Tuz Alternatifi
İnsanların daha az sodyum kullanarak benzer bir lezzet deneyimlemelerini sağlayan bir alternatif, normal sodyum klorürün bir kısmının potasyum klorür ile değiştirildiği potasyumla zenginleştirilmiş tuzdur. Potasyum, vücudun ihtiyaç duyduğu bir diğer önemli mineraldir. Ancak, çoğu insan yeterli potasyum alımında eksiklik yaşamaktadır. Bu nedenle potasyumla zenginleştirilmiş tuza geçiş, birden fazla açıdan fayda sağlayabilir. Fakat, potasyumla zenginleştirilmiş tuz, bu soruna kesin bir çözüm sunmamaktadır. Örneğin, böbrek rahatsızlıkları olan bireylerde aşırı potasyum alımı ve hiperkalemi riski ortaya çıkabilir. Bu nedenle, böyle bir risk altındaysanız öncelikle doktorunuza danışmanız önemlidir.
DSÖ’nün yeni kılavuzu, ilk defa tuz ikameleri için küresel kılavuzlar sunmaktadır. DSÖ, bireylerin uygulayabileceği bir dizi faydalı strateji geliştirmiştir ve ayrıca üye ülkeler genelinde sodyum azaltımına yönelik ilerlemeyi takip edecektir. Bu stratejiler arasında şunlar yer almaktadır:
- Mümkün olduğunca yüksek oranda işlenmiş gıdalardan kaçının.
- Yemek masalarında tuzlukları kaldırın.
- Yemek pişirirken daha az tuz kullanın, bunun yerine aromatik otlar ve baharatlar tercih edin.
- Potasyumla zenginleştirilmiş tuza geçiş yapın.
- Sodyum içeriği düşük olarak etiketlenen ürünleri seçin.