Hüseyin Peyda: Yeşilçam’ın Kötü Adamı
Yeşilçam sinemasının unutulmaz karakterlerinden biri olan Hüseyin Peyda, kötü adam rolleriyle tanınan usta bir oyuncuydu. Onun vefatının üzerinden 34 yıl geçti. Asıl adı Hüseyin Örmen olan Peyda, 27 Ocak 1922 tarihinde Şanlıurfa’da dünyaya geldi. Şanlıurfa’nın köklü ailelerinden birine mensup olan Peyda, çocuk yaşta babasını kaybetmiş ve bu durum onun hayatında derin izler bırakmıştır.
Peyda, ilk eğitimini Şanlıurfa’da aldıktan sonra Haydarpaşa Lisesi’nden mezun oldu. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde eğitimine devam etti, ancak bu süreçteki öğrenimi yarıda kaldı.
Hayatı Boyunca Sinema Dışındaki Tüm Teşebbüsleri Sonuçsuz Kaldı
Peyda, İstanbul’a gelişini şöyle anlatmıştı: “1946 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdim. Aynı zamanda ekmek parası kazanabilmek için iş arıyordum. Sirkeci’de tam istediğim gibi bir yer buldum. İki ay içinde İstanbullular lahmacun ve içli köfteden haberdar oldular.” Lokanta, güzellik salonu işletmeciliği, gazetecilik ve ticaret gibi çeşitli işlerde bulunan Peyda’nın sinema dışındaki tüm girişimleri, tıpkı üniversite öğrenimi gibi yarıda kaldı. Bir röportajında bu durumu, “Yaptığım işler bir koleksiyon gibidir. Koleksiyonu severim ama iş hayatındaki koleksiyonum tamamen zincirleme tesadüflerin eseridir.” diyerek ifade etmiştir.
Usta oyuncu, 1949’da Cemile Hanım ile evlendi ve bu evlilikten Mübeccel, Semra ve Abbas adında üç çocuk sahibi oldu.
“Mezarımı Taştan Oyun” Filmiyle Büyük Beğeni Kazandı
Sinemaya oyuncu olarak girdikten sonra Önder Film Şirketi’ni kuran Hüseyin Peyda, ilk senaryosunu da bu süreçte kaleme aldı. 1950 yılında yönetmenliğini, senaristliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu üstlendiği “Söyleyin Anama Ağlamasın” adlı filmle sinemaseverlerle buluştu. Sanatçı, sinemadaki ilk yıllarını şöyle açıklamıştır: “Sinemada kendime istikbal görüyordum. Fakat bir sorun vardı; Urfa’nın köklü ailelerinden birine mensuptum ve akrabalarım soyadımızı kullanmama izin vermediler. O dönemlerde sinema toplumumuzun gözünde kötü bir işti.” Daha sonra, Şanlıurfa’da çektiği “Mezarımı Taştan Oyun” filmiyle büyük bir beğeni topladı. Usta yönetmen Atıf Yılmaz, bu film için “Hüseyin Peyda, Urfa’dan oyuncular getirir, Diyarbakır’dan da bir prodüksiyon müdürü bulur.” şeklinde ifadelerde bulunmuştur.
Birçok Filmde Cüneyt Arkın ve Hülya Koçyiğit ile Birlikte Yer Aldı
Hüseyin Peyda, sinema sektörüne iddialı bir giriş yaptı, ancak tüm çabalarına rağmen arzuladığı başarıya ulaşamadı ve Önder Film iflas etti. 1960’lı yıllarda kadın kuaförlüğüne geçiş yaparak sektördeki varlığını sürdürdü. “Yolculuk Var” (1954) ve “Bu Nasıl Aşk” (1955) gibi filmlerle adını duyurmayı başardı. Cüneyt Arkın ve Hülya Koçyiğit ile birçok filmde birlikte rol aldı. Kazandığı paraları yine sinema sektörüne yatırdı. Kendi adına 3 film şirketi kuran Peyda, patronluğun hayatına etkilerini şu şekilde aktarmıştır: “Ben oyuncu olarak öyle çok film çevirmedim. Sanırım arkadaşlar eski patron olmamdan dolayı film teklifi yaparken çekiniyorlardı. Belli bir ücretim de yoktu. Paramı alırken gözümü kapatır, elimi uzatırım. Bunca yıldır içinde olduğum sinema bana ancak şu anda ailemle birlikte oturduğum apartman dairesini kazandırdı.”
Sinema Kariyerinin En Parlak Yıllarını 1950-1960 Arasında Yaşadı
Peyda, sinema kariyerinin en parlak dönemini 1950-1960 yılları arasında yaşadı. Bu yıllar boyunca birçok film Şanlıurfa’da çekildi. 40 yıl süren sinema hayatında Nuri Sesigüzel, Seyfettin Sucu, İbrahim Tatlıses, Baki Tamer ve Mustafa Dişli gibi birçok Urfalı sanatçıyla birlikte çalıştı. 1960 yılından sonra kötü adam karakterlerine yönelerek Türk sinemasının vazgeçilmez karakter oyuncularından biri haline geldi. Beyazperdede çizdiği Anadolu tiplemeleriyle sinemayı Anadolu insanına yaklaştırdı. 19 film yöneten Peyda, 200’ün üzerinde filmde rol aldı. 1977 yılında 14. Antalya Film Festivali’nde “Kara Çarşaflı Gelin” filmindeki rolüyle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü kazandı. “Hazreti Eyüb’ün Sabrı” filminde de Muhterem Nur ile birlikte başrol oynadı. 30 Temmuz 1990’da 70 yaşında akciğer kanseri tedavisi gördüğü Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde yaşamını yitirdi ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Sanatçının filmografisinde yer alan bazı önemli yapımlar ise şunlardır:
- Şükür Allahım
- Yalnızlar
- Başka Olur Ağaların Düğünü
- Hedef
- Fosforlu
- Korkusuz
- Tapılacak Kadın
- Dünyayı Kurtaran Adam
- Leyla ile Mecnun
- Ayrılık Kolay Değil
- Vatandaş Rıza
- Seven Unutmaz
- Yazık Oldu Ali’ye
- Bir Annenin Gözyaşları
- Söyleyin Anama Ağlamasın